Cuma, Kasım 30, 2007

HATIRLA SEVGİLİ

Bu akşam dizimi de seyrettim.. Artık Ahmet le Yasemin nihayet yıllar sonra evlenecekler her şey yoluna ggiriyor herkes mutlu mesut yaşacak biaz uzatırlar daha sonra bitirirler derken son sahnelerde Aylanın intihar teşebbüsü sanırım bizimkilerin nikah tarihini erteleyecek gibi gözüküyor..
Bu arada yasemin nikah için seçtiği kıyafeti hiç beğenmedim ama ışığın gelinliği o tarihe göre çok güzel şık zarif ve masumeneydi ayrıca ışık'a gelinlikte çok yakışmıştı..

Yaşar ışıkı babasından teslim alırken bişey söylemeyecekmisin Yaşar soruna..
Ne diyebilirim ki nefesim kesildi cevabına ben bittimm

Gel Cuma gel ..
Bakalım yaseminle ahmetin nikahı olcakmı, ayla kurtulacakmı, deniz polis barikatını geçebilecekmi..... vs.vs.

:)))))

Polis - Beyefendi radar uygulamamiz vardi. Hiz sinirini astiniz.

Adam - Asmadim birader.

Polis - Beyefendi radar kayitlarini gosterebiliriz.

Adam - Ben Mustafa'nin arkadasiyim, ugrasmayin benimle

Polis - (bi afallar) Mustafa mi o da kim ?

Adam - Sen Mustafa yi tanimiyor musun ?

Polis - Ee sey hatirlayamadim...

Adam - Dur yanimda resmi var sana gostereyim. (cebinden bir

20 milyonluk cikartir ve uzerindeki Ataturk resmini gosterir)

Polis - Haa, pardon simdi hatirladim. Tamam.

Adam - Gidebilir miyim ?

Polis - Sey, bu Mustafa' nin baska resmi var mi yaninizda ?

Adam - Eeeh be... Arkadas dediysek butun albumu yanimizda

tasimiyoruz...


Seçili ileti yok
Okuma panosunda görüntülemek istediğiniz iletiyi tıklatın. Gizliliğinizi ve güvenliğinizi korumak için, bilinmeyen gönderenlerden gelen ekler, resimler ve bağlantılar engellenir.

Klasörü seçtiğinizde iletilerin otomatik olarak gösterilmesi için, okuma panosu ayarlarınızı değiştirin
1 ileti seçildi
Güvenli olarak işaretle | Güvensiz olarak işaretle

Bizim Temel in maceraları

Yerde para buldum

Bir gün Kayseri'lilerle lazlar savaş yapıyorlarmış.Kayseri`lilerin aklına bir fikir gelmiş.Demişlerki;
-Bu laz'ların hemen hemen yarısı Temel, diğer yarısıda Dursun'dur .Ve daha sonra savaşın ortasında bağırmaya başlamışlar:
-Temel! Temel!!!
Laz'lardaki Temel`ler kafalarını kaldırmışlar ve vurulmuşlar.
Daha sonra Kayseri`liler :
-Dursun! Dursun!!!!
Diye bağırmışlar. Dursun`larda kafalarını kaldırmışlar ve vurulmuşlar. Laz'lardan çok az kişi kalmış ve onlarında aklına bir fikir gelmiş.Ve:
-Yerde para buldum bu kimin?
diye bağırmışlar. Bütün Kayseri`liler kafalarını kaldırmışlar ve vurulmuşlar.




TEMEL FOTOGRAFÇIDA


Temel bir gün fotoğrafını çektirmek istemiş. Fotografcıya; - Ben fotograf çektirmek istiyorum. Lakin vesikaluk olmayacak.
Fotografçı;
- Olur efendim. 24 çarpi 32'ye ne dersiniz?
Temel;
- 768 eder de, hacan punin konimuzla ne alakasi vardur?
Seçili ileti yok

Ananın, babanın evladına duası

Lütfen onları üzmeyelim..


Eshâb-ı kirâmdan bir zât diyor ki, "Peygamber efendimiz, Bayram günü hutbeye çıkıyordu.

Merdiven üç basamakdı. Birinci basamağa çıktı. Bir şeyler söylüyordu. Kulak verdim işitdim.

Buyuruyordu ki: (Yâ Rabbi, Sen, bir kulunu, anasını-babasını gördüğü halde, onların hizmetinde kusur eden, kalblerini inciten, onların rızasını, düâsını almayanı Cehenneme sok.)

Ben de âmin dedim" buyuruyor. O halde birbirimizi seveceğiz, amma, anamızın, babamızın da kıymetini bileceğiz, onların rızalarını düâlarını alacağız, gönüllerini alacağız.

Hepiniz biliyorsunuz: "Ananın, babanın evladına duâsı, Peygamberlerin ümmetine duâsı gibidir."


www.dinimizislam.com





--
"İnsan seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmeli..."
"Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir..." __._,_.___

--------------------------------------

Hicrinle ya ilahi gönlüm olali gamli
Dinmez gözümün yasi her lahza olur nemli

30 kasım 2007 Isparta Uçak Kazası

Ölenlere Allah tan Rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum..
Kara kutunun bir an önce incelenip suçluların da bir an önce cezalandırılmalarını istiyorum.






Hayat sana ancak verdiklerini geri verir

Küçük kiz babasi ile ormanda yürüyüs yaparken, ayagi takilip yeredüsüyor. Can acisiyla "Ahhh" diye bagirinca ilerideki dagin tepesinden "Ahhh"diye bir ses duyuyor ve küçük kiz , dagin tepesinde baska birinin oldugunusanip bu kez de "SEN KIMSIN?" diye bagiriyor. Aldigi yanit "SEN KIMSIN" oluyor. Küçük kiz bu yanita iyice sinirlenip "SEN BIR KORKAKSIN, NEDEN SAKLANIYORSUN?" diye haykiriyor. Dagdan gelen ses"SEN BIR KORKAKSIN..." diye cevap veriyor. Sonunda babasina soruyor "BABA NE OLUYOR BÖYLE?" "DINLE VE ÖGREN" diyor adam, bu kez kendisi daga dogru "SANA HAYRANIM" diye bagiriyor. Gelen cevap "SANA HAYRANIM" oluyor. Baba tekrar bagiriyor, "SEN MUHTESEMSIN" gelen cevap "SEN MUHTESEMSIN. Küçük kiz çok sasiriyor ama halen ne oldugunu anlayamiyor.Adam, küçük kizina hayatin sirrini anlatmaya basliyor. "Buna "YANKI" denir. Ama aslinda bu "YASAM"dir. Yasam daima sana, senin verdiklerini geri verir. Yasam yaptigimizdavranislarin aynasidir. Daha fazla sevgi istedigin zaman daha çok sev. Daha fazla sevkat istediginde, daha sevkatli ol. Saygi istiyorsan insanlara daha çok saygi duy. Insanlarin sabirli olmasini istiyorsan sen de daha sabirli olmayiögren. Çünkü yasam bir tesadüf degil, yaptiklarimizin aynadan biryansimasidir. Hayat sana ancak, senin ona verdiklerini geri verir, bunu unutma!


YORUMSUZ

YARDIM

Yine şirkette bugün gelen bir mail doğruluk derecesi nedir bilmiyorum ama belki birileri okur da yardım etmek ister diye burada yayınlıyorum..

Merak etmeyin, bu bir para yardımı talebi veya hergün gelen sıradan zincir
>>maillerden biri değil. Biraz önce ne yardım yapabiliriz diye sormak üzere
>>babası Öğretmen Ümit beyle görüştüm. Asla para istemiyorlar, bizden tek
>>bekledikleri bu haberi mümkün olduğunca çok insana duyurmamız ve bu nakli
>>Ege bebek için mümkün kılmamız. Bir de dualarınızı esirgemeyin diyorlar..
>>Lütfen alttaki mektubu okuyun ve mümkün olduğu kadar etraftakilerinize
>>iletin, ki yitirilen bir can bir bebeğe can versin olsun !
>>
>>
>>
>>
>>
>>Ümit beyin iletişim bilgilerini aşağıda bulabilirsiniz.
>>
>>
>>
>
>>O Hayata sımsıkı tutundu ama... Adı EGE, bizim 2 aylık bebeğimiz... 51
>>günden beri İ.Ü. Tıp Fakültesi Yenidoğan yoğun bakımında yatmaktadır.Şu
>>anda damardan beslenerek hayata tutunuyor. Çeşitli hastalıkların birbirini
>>tetiklemesi sonucu incebarsağın tamamı ve kalınbarsağın yarısı
>>alındı.Doktorların yaşamasına mucize dedikleri EGE'mize bir umut ışığı
>>doğdu. İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi'nde incebarsak nakli
>>yapılacak,tabi ki uygun donör(gönüllü) bulunabilirse. Donörün 0-9 yaş
>>arası 0RH+ kan grubuna dahil biri olması gerekiyor.Ne yazık ki ölmek üzere
>>veya yeni kaybedilmiş bir donör olmak zorunda. Ailelerin ikna edilmesi
>>gerekiyor bir şekilde. Bir hayat kaybedilirken bir hayatı kazanmak an
>>meselesi... Eğer bulunursa ve nakil başarıyla geçerse Türkiye'de bir ilk
>>yaşanacak, belki de Dünya'da.. Zaman Ege'nin aleyhine işliyor. Lütfen
>>yardım edin... Bir cana can katma zamanıdır... Herkese haber verelim.
>>Herkese mail yollayalım. Tvlere,gazetelere ajanslara,hastanelere, belki
>>milyonlara... Bu mucizeye herkes ortak olsun... Küçücük bir hayat
>>yardımınızı bekliyor.. 3-9 Kasım Organ nakli haftası, bir şekilde gündeme
>>gelmeli... Babası : Öğretmen Ümit Fikret YILDIZ
>>umitfikretyildizz@hotmail.com 0505 662 68 72

yaşanmış gerçek bir olaymış

>
> Okuyun super....
>
>
> >
> > > > > > *YAŞANMIŞ GERÇEK OLAY> > > *Adamın biri arabasıyla giderken yolda
> >bir yolcu alır arabaya.... adam arka tarafa biner.....şöför...> > > - eee
> >hemşerim kimsin nereye gidersin...der....yolcu> > > - ben Azrailim..canını
> >almaya geldim der......> > > şöför alaycı bir tavırla> > > - sen mi
> >Azrailsin der..yaw senin gibi Azrail olur mu hiç der....> yolcu sakin bir
> >tavırla sen daha önce Azrail gördünmüde tarif ediyorsun der... > > > ve
> >ekler yolcu....> > > - inanmadın bana öyle mi der....şöför> > > - inanmadım
>
> >tabii der......yolcu> > > - o zaman 200 metre ileride bir adam daha
> >alacaksın der.....> > > gerçekten de adamın dediği gibi şöför 200 metre
> >ilerde bir yolcu daha alır..> > > ama yolcu ön tarafa oturur...olaylar
> >bundan sonra daha da enteresanlaşır.....> > > şöför yanındakine...> > > -
> >ee sen klimsin nereye gidersin der....öndeki> > > - abi ben merkezde
> >biryerde indirirsen çok sevinirim adım felanca > > > der......şöför> > > -
> >yaw şu arkadaki adam bana Azrailim diyo görüyon mu şu herifi hem iyilik
> >ediyoz hemde dalga geçiyor zibidi der.... > > > öndeki arkaya bakar ama
> >kimse yoktur....öndeki> > > - abi arkada kimse yok ki.....> > > > > şöför
> >hışımla arkaya bakar ve> > > - kör müsün be adam arkada oturuyor ya
> >der.....> > > öndeki arkaya bir daha bakar ve> > > - abi senin kafan iyimi
> >yoksa dalga mı geçiyorsun der... bu sefer arkadaki söze girer....> > > -
> >gördün mü der öndeki beni ne duyabilir ne de görebilir der şöföre. > >
> >şöför bir anda dizlerinin bağı çözülür bet beniz atar....arkadaki
> >şöföre...> - hadi der arabayı kenara çek 2 rekat namaz kıl canını alacam
> >der..... şöför ağlamaklı çaresiz bir şekilde arabayı kenara çeker ve iner
> >arabadan.....> sonra....> > > > > > sonra ne olmuş????? > >
>
> > > adamlar arabayı aldığı gibi kaçmışlar...:)) :))> > > > > >

ve duvarda yüzen balıklar

daha var ama bu akşamlık bu kadar..

Balık beslemeyi ve evinde akvaryum bulundurmayı sevenler için özellikle evde küçük çocuğu olanlar için ideal bir fikir bence..

hoşbulduk




nekadar misafirperver kapı kolları değilmi?

ışıldaklı kapı kolları



gece karalıkta oda kapılarını bulayıp çarpanlar için birebir
mesela bennn :-))))

nasıl çok şirin ama dimi




Tam mutfak masalık çok şık aynı zamanda çok şirin. insanın iştahı kabartıyor gibi bir hali...
şimdi ben öyle olur olmaz heryere örtü örten bir bayan olarak tan bu masanın üstüne asla ve asla masa örtüsü örtmen... Baksanıza kendinden desenli yanii

şimdi de...




baba ve oğulları ya da anne ve kızları ya da üç kişilik çekirdek aile gibi...
ailecek oturabileceğiz bir sandalye..

çok şirin



yorumsuz ...
çenem düştü gece gece izleyin anacığım..

sıradaki




heee işte bu tam bana göre bir dizayn böyle toplantı kokteyl tarzı yerlerde hem ayakta, hem bişeyler yemek hemde aynı zamanda içmek ve en önemlisi sohbet etmek biraz sakarım dökerim saçarım..

ama bak ne güzel sadece tabak elinizde okadarını yaparım yani... bardağı zaten tabak taşıyor...
bu arkadaşıda kutluyorum... ve çok merak ediyorum web adresini bilen varsa lütfen bana bildirsin..
tekrar yenilemek istedim bu dizayn resimleri bana MAİL olarak gelmiştir.
bende burda paylaşmak istedim..

SIRADAKİLER;



sıkı tut ama hee düşmesin .. zaten mum lekesi zor çıkıyor..

KAÇ KESİLECEKSİN YOKSA...



mutfağın vazgeçilmezleridir kendileri...

dizaynlara devamm



değişik ve orjinal bir fiskos masası.. bunun etrafında ne sohbet yapılır degiler incelenir ve kahveler keyifle yudumlanır değil mi?

yine gelen maillerden yeni tasarım harikaları...


Yani bunları dizayn edip hayata geçiren arkadaşları tebrik ve taktir ediyorum...

çok değişik ve tam bahçe yada balkonluk özelliklede çiçek seven hanımların beğendiği bir stil nerde ve kim yapar bilmiyorum..
çok üzgünüm...

işte ARKADAŞ ın hikayesi....

ARKA TAŞ: Orta Asya' da savaşın ok ve yay ile yapıldığı dönemlerde Türk
> savaşçılar , arkalarından gelebilecek bir saldırıyı önlemek için,
> sırtlarını bir ağaca, kaya veya taşa vererek, ok atarlarmış. Atalarımız
> genelde bozkır hayatı yaşadıkları için bu sırt dayanan nesne genelde bir
> taş veya kaya olurmuş. Yıllar sonra bu sırt dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ veya
> Azerbaycan'daki söylenişiyle 'ARKA-DAŞ' biçiminde dilimize yerleşti.
> Bugün bile güvenebileceğimiz bizi arkadan vurmayacak olan, samimiyetine
> güvendiğimiz kişilere verdiğimiz isimdir. 'Dostluk' kavramının zaman
> içinde, insanın arkasını yaslayabileceği ve kendisini olabilecek
> kötülüklerden koruyacağı fikri ile özleştirilmesi onucu 'arkadaş'
> sözcüğü 'dost' anlamında Türkçemizdeki yerini buldu. ! Sırtınız
> 'arka-taş' sız kalmasın........ Bu hafta ulusal arkadaşlık haftası..Bu
> mesajı 'arkadaş' diye nitelendirdiğiniz kişilere gönderin. Hatta size
> gönderene bile... Eger bu mesaj geri geliyorsa, arkadaş çevrenizin gerçek
> arkadaşlardan oluştuğuna inanabilirsiniz.
>
> Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar. Aşk kendinden emin bir
> şekilde sorar:
> -Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım sen niye varsın ki bu dünyada?
> Arkadaşlık cevap verir :
>
> -Sen gittikten sonra bıraktığın gözyaşlarını silmek için...

bütün arkadaşlarım için yaynlıyorum bunu

Binbir Gece Masallar'ından

GÜNEŞE YAZI YAZILMAZ

Çok zaman önce refah içinde yasayan bir ülke varmis. Ülkenin huzurlu ve müreffeh yasamasinin bir nedeni de adil, iyi yürekli, dürüst krali imis.
Kral zaman zaman tebdili kiyafet eder, ülkeyi dolasir, halkinin dertlerini dinler, sorunlara çözüm bulurmus. Gene böyle bir günde kral dolasirken, yolu dag basinda bir göl kenarina düsmüs. Gölün kenarindaki agacin dibine çökmüs aksakalli bir dede, bir elinde bir kese, digerinde bir kese. Birinden bir tas alip, digerinden aldigi tasa baglayip göle atiyormus. Bu ise epey bir süre devam etmis ve nihayet bittiginde, dede yoluna gitmek üzere ayaga kalkmis ve kralla göz göze gelmis. Kral dedeye sormus:
- "Dede bütün bir gün seni izledim, sen ne is yaparsin anlayamadim!" demis.
Dede kralin sorusunu söyle cevaplamis:
- "Oglum ben insanlarin kaderlerini birbirine baglarim."
- "Peki en son kimin kaderini birbirine bagladin?" diye sormuş Kral.
- "Kralin güzel kizi ile usagi Ahmet' in kaderini bagladim." Demiş aksakallı dede.
Kral bu cevabi alinca dünyasi kararmış. Bir yanda güzeller güzeli ak pak biricik kizi, ülkenin prensesi, diger yanda olmamis oglu kadar sevdigi zenci usagi Ahmet. Ne yaparım? Nasil eder de Ahmet' e bir zarar vermeden bu kaderi bozarim diye düsünerek, sarayın yolunu tutmuş.

Saraya gidince hemen sevgili usagi Ahmet' i huzuruna çagirmis:
- "Oglum Ahmet sana bir mektup verecegim, bu mektubu alacak ve Günes' e götüreceksin!" demis.
Krala sorgu sual edilmez. Biçare Ahmet mektubu ve yollugunu alarak düsmüs bilinmez yollara, düsmüs ki ne düsmek. Babasi kadar sevdigi Kral'i ona bir görev vermis ve o bu görevi yerine getirmeli, ama nasil?

Günlerce dere tepe demeden yol gitmis. Nihayet yorgunluktan bitkin halde iken gördügü bir ulu agacin gölgesinde dinlenmeye karar vermis ve uykuya dalmis. Uyandiginda bir de ne görsün! Agacin az ötesinde bir göl, o göl ki üzerine günesin aksi vurmus!
- "Kralimin dedigi Günes bu olsa gerek" diyerek, üzerinde sadece külotu kalincaya kadar soyunarak atmis kendini göle. Dibe dogru yüzmüs, yüzmüs... Taa dipte, günesin aksinin tükendigi yerde bir de ne görsün! Sahane bir hazine sandigi! Almis sandigi çikmis, çikmis ama, Ahmet artik zenci degil bembeyaz bir Ahmet... Sadece külotunun oldugu bölge eski rengini tasiyor.
- "Var bu iste bir hikmet!" demis ve açmis sandigi. Sandik gerçek bir hazine sandigi, içinde binbir türlü mücevherat ile birlikte üzerinde 'Günes'ten Kral'a' yazan bir de zarf.

Ahmet ne yapacagini bilemez hale gelmis bir anda, yeni rengi ve yasadiklari ile ülkesine dönünce kimsenin kendisine inanmayacagini düsünerek, ismini de degistirip, ülkesine zengin bir tüccar kimligi ile dönme karari almis.
Dönünce ülkesine, düsleri bir bir gerçeklesmis.
Ülkesinin bu yeni dürüst ve yakisikli tüccari ile güzeller güzeli kizini evlendirmeye karar verince Kral, dünyalar Ahmet'in olmus. Kral vermis vermesine kizini zengin tüccara ama akli da bir yandan oglu gibi sevdigi ve hiçbir haber alamadigi usagi Ahmet'te imis.

Gel zaman git zaman damadi ile birlikte bir ziyafet yemeginde iken yere düsen bir çatali almak için egilince Ahmet, salvarinin kenarindan kaba eti görünmüs!
Koyu renkli tenini gören Kral gözlerine inanamamis. Yemek bitip odasina çekilecekken herkes, koridorun sonuna dogru yürüyen damadinin arkasindan seslenivermis Kral:
- "Ahmet!"
Ahmet seneler sonra duyunca gerçek adini, gayri ihtiyarî kendisine seslenen Krala dönüvermis... Ve,
- "Neler oldu Ahmet, evladim anlat basindan geçenleri bana!" diyen kralina bütün olanlari bir bir anlatmis. Bunun üzerine Kral:
- "Peki Günes'in bana gönderdigi mektup nerede?" diye sorunca da hemen odasina kosarak, sandiktan çikan mektubu alip Kral'a vermis. Mektupta su satirlar yer aliyormus:
Günese yazi yazilmaz.
Yazilan yazi ise bozulmaz...

Binbir Gece Masallari'ndan

İkinci rekatta işi düzeltti.

Zamanın birinde Erzurum'dan bir grup insan hacca gitmek için yola çıkmışlar. Van'a gelmişler. Van'ın bir köyünde konaklamaya karar vermişler. O köyün de imamı yokmuş. Köylüler aralarında konuşmuşlar ve Erzurum'dan çıkıp hacca giden bu topluluktan birini imam yapmaya karar vermişler. Bu insanlar hacca gidiyorlarsa boş insan değillerdir diye düşünmüşler.

Nitekim tekliflerini içlerinden birisi kabul etmiş. Her yıl 400 koyun verilecekmiş imama. Adam hacca gidip masraf yapacağıma burada kalıp yalandan imamlık yapar ve her yıl 400 koyun sahibi olurum diyerek işe başlamış.

Köylü camide toplanmış namaz kılınacak. Sayın imam başlamış namazı kıldırmaya :
- Erzurum'dan çıktım yola Van'da verdim mola 400 koyun verdiler bana, Allahuekber...

Bu günlerce aynı biçimde devam etmiş. Köylü bu işe biraz şaşırmış ve konuşmuşlar aralarında :
- Daha önceki imam mı yanlış kıldırıyordu, yeni imam mi yanlış kıldırıyor? Bunu gidip Müftüye soralım. Sayın müftü has Trabzonlu.

Müftüye gelen halk her şeyi anlatmış. Müftü köylüye dönerek :
- Siz şimdi hiç imama çaktırmadan köyünüze dönün ve namaz vakti camide toplanın ben de namaza geleceğim, diye emir verir.
Herkes köyüne döner ve namaz vakti cemaat camide toplanır. Tabi ki Sayın müftüde camidedir. İmam namazı kıldırmaya başlar.

Birinci rekat :
- Erzurum'dan çıktım yola, Van'da verdim mola, 400 koyun verdiler bana, Allahuekber... der hoca.
Arkadan 'öhö.. öhö!..' şeklinde bir ses duyulur. İmam yakalandım herhalde diye korkmaya başlar.

İkinci rekatta sözlerinde biraz değişiklik yapar :
- Erzurum'dan çıktım yola, Van'da verdim mola, 400 Koyun verdiler bana, yarısı sana yarısı bana... Allahuekber...

Namaz bitince köylü Müftüye dönerek 'İmam efendi namazı doğru mu kıldırıyor? diye sorar. Müftünün cevabı :

- Haçen birinci rekatta biraz şaşirdi ama ikinci rekatta işi düzeltti...

HIRS VE KİBİR

Ulu bir kavak agacinin yaninda bir kabak filizi boy
göstermis.

Bahar ilerledikçe bitki kavak agacina sarilarak
yükselmeye baslamis.
Yagmurlarin ve günesin etkisiyle müthis hizla
büyümüs ve neredeyse kavak agaciyla ayni boya
gelmis.
Bir gün dayanamayip sormus kavağa:

"Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?"
"10 yilda" demis kavak
"10 yilda mi?" diye gülmüs ve çiçeklerini sallamis
kabak
"Ben neredeyse 2 ayda seninle ayni boya geldim bak!"
"Dogru" demis agaç "dogru"
Günler günleri kovalamis ve sonbaharin ilk
rüzgarlari basladiginda kabak önce üsümeye sonra
yapraklarini düsürmeye, soguklar arttikçada
asagiya dogru inmeye baslamis.
Sormus endiseyle kavaga:


"Neler oluyor bana agaç?"
"Ölüyorsun" demis kavak
"Niçin?"
"Benim on yilda geldigim yere sen iki ayda gelmeye
çalistigin için"

BÜYÜK UTANÇÇ

Öğretmen sınıfta sırasıyla öğrencilere babalarının ne iş yaptığını sormuş__
Avukat, doktor,öğretmen, memur derken sıra sıkılgan ve sessiz bir öğrenci olan küçük mehmet'e gelmiş_
Öğretmen
onada babasının ne iş yağtığını sormuş_
Mehmet anlatmaya başlamış:
Babam bir gay barda striptizci olarak çalışıyor__
Herkesin önünde soyunuyor_
Eğer çok iyi bahşiş veren birileri olursa geceleri onlarla birlikte evlerinde geçiriyor_______
Öğretmenin rengi atmış__
Diğer çocuklara oyalanmaları için bir görev verip mehmeti kenara çekmiş_____
Mehmet, baban gerçekten bu işimi yapıyor____
Hayır__
Öğretmenim, babam aslında Galatasaraylı ve galatasaray yönetimi için çalışıyor ama ben bunu bütün sınıfın önünde söylemeye ÇOK UTANDIM____

Yaşanmış gerçek bir olay..

California da yasanmıs ve kayıtlara gecmiş bir olay dosyası :
> Adamın biri yeni ulaştığı otele kaydını yaptırır. Odasına
> girdiğinde masad a bir bilgisayar görür ve karısına e-mail atmaya
>karar
> verir.
> Fakat yazdığı mesajı farkında olmadan yanlış bir adrese gönderir....
> tam bu sırada farklı bir yerde kadın, kocasının cenaze töreninden
>evine yeni
> dönmüştür ve bilgisayarındaki maili görür, arkadaşlarından
>geldiğini
> düşündüğü maili okuyunca olduğu yere yığılıp kalır. Odaya giren
>annesi
> yerde yatan kızını ve ekrandaki mesajı görür.
> Kime : Sevgili karıma
> Konu : Yeni ulaştım.
> Tar i h:16 Mayıs 2004
> Benden haber aldığına şaşıracağından eminim. Burada
> bilgisayar var ve sevdiklerimize e-mail gönderebiliyoruz. Buraya
>yeni
> ulaştım ve kaydımı yaptırdım. Herşey yarın senin buraya geleceğini
> düşünülerek hazırlanmış.
> Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum. Umarım benim
> gibi sorunsuz bir yolculuk geçirirsin. Not : Burası çok sıcak.

Biraz da gülelim.. :))

İşte gene burdayım ...
uzun zamandır bakmadım maiilerime şöyle bir göz atayım dedim de ne kadar çok şey birikmiş ve hoşuma gidenleri sizlerle paylaşmak istedim...

Bir Kadının Üstünlüğü;

Bir kadınla bir adam ayrı ,ayrı arabalarında giderlerken çarpışırlar. İkisinin de arabası mahvolur ama şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur. Arabalarından sürünerek çıkarlar ve kadın adama bakıp:
- Çok ilginç! Sen erkeksin ben de kadın. Arabalarımız mahvoldu ama ikimize de hiçbir şey olmadı. Bu belki de tanışıp, dost olup, hayatımızın sonuna kadar huzur içinde birlikte yasamamız için bir işarettir,' der.
Müthiş heyecanlanan adam:
- Evet, galiba haklısın,' diye cevap verir şaşkınlıkla.
Kadın :
- Bak, arabam hurdaya döndü ama bir şişe şarap sapasağlam. Bu kesin bir işaret. Bu şarabı içip şansımızı kutlamalıyız,' diye devam eder ve şarap şişesini adama uzatır. Adam şişeyi alır, açar ve yarısını içip kadına verir. Kadın hemen şişenin mantarını kapatıp adama geri uzatır.
Bunun üstüne adam sorar:
- Sen içmeyecek misin?
Kadın cevap verir :
- Hayır, ben polisi bekleyeceğim

Çarşamba, Kasım 28, 2007

Ne diyeceğimi bilemiyorum....

Bu sabah Edacığım maili ile kendime geldim.. Tam verdiği destek için sevinirken sevgili eşinin arkadaşı ile facebook ile buluşmasına ayrıca sevindim... ama sevgili esranın vefat haberini okuduğum da dondum kaldım.. Esranın sayfasını ziyaret eder, hoşuma giden tariflerini uygulardım.

Ne diyeceğimi ne yazacağımı bilemiyorum.

Sevgili Esra MEKANIN CENNET OLSUNN.. ALLAH RAHMET EYLESİN.

Cuma, Kasım 23, 2007

Bir Cuma daha böyle bitti

Heyyy gene ben geldim. Oğlum sanırım hava değişikliğinden dolayı biraz rahatsız ...
2-3 gündür kuru bir öksürüğümüz vardı ama bu gün ateşimiz de biraz çıktı.
O kadar nazlı ki anlatamam..
- Annen benim kaynım ayıyor..
- Anne ben haşta oldum ama...
- Karnın açıktı mı oğlum soruna ise koca gece
Hayır istmiyom yemicem cevabını verip durdu.
Şimdi sanıyorum şurupların etkisi ile uyudu.. İnş. ateşi çıkmaz da bu gece rahat uyur benim kuzucuğum.
Be de uyumamak için kendimi pc nin başında buldum.
Anlatacak o kadar çok şey varki ama yazacak halim yok.. çünkü yazacaklarımı toparlayıpta kelimelere dökemiyorum. Biraz yorgunluk, biraz uykusuzluk sanırım biraz da üzüntü hepsi bir arada işte böyle oldum.
Yarın sabah iş yerinden arkadaşlar da kahvaltıya gelecekler. Daha önce den planlanan bişeydi. Bir kaç kere ertelenmişti o yüzden bu günü de erteleyemedim. inşallah kuzucuğum yarın iyi ve keyifli olur da yarın sabahı sorunsuz ve sıkıntısız atlatırız..
Fotoraf larımı en kısa zamanda burada beğenilerinize sunacağım..

Önce hangilerinde başlasam acaba..
Çemberlerden mi, namaz başörtülerinden mi, yoksa dantallerden ya da muftak takımlarından yatak takımlarından ya daaaa takılardan mı
ay seçim yaparken bile zorlandım. ben bunları yaparken çok büyük keyif almıştım.
umarım yapmak isteyenlere de fikir olur bunlar...
bir ufak tiyo daha 6 senenin sonunda eşimi dikiş makinesi alabilmek için ikna edebildim. Ama hala kesin bir tarih belirlenmiş değil. biraz bekle diyor..
bakalım ne kadar daha bekliyeceğiz "bünyem bir altı sene daha kaldırmaz sanıyorum"
bana gelen bir kaç güzel mail vardı onları da bir ara ekleyeceğim paylaşmak istedim. ama sanırım bunlar bu gece olmaz..

Pazartesi, Kasım 05, 2007

Pek Bir Cimcime

Uzun süredir bloglar alemini gezerim. Bir gün işyerinde tabiri caizse miskin miskin oturuken ona rastladım. ve ozaman dan beri onu hiç bırakmadım gözüm hep üzerindeydi. şirin, cana yakın, sempatik, insancıl, yardımsever birisi..
Dekorasyon önerileri ve seyir defteri hep ilgilimi çekmiştir. (Ben pek gezmemde onun la beraber yeni yerler keşfettim resmen.) Evet onu tanımayan yok neredeyse medya ve görsel basının bile ilgisini çekti kendisi. her ne kadar bir grup tarafından kirletilmeye çalışılsa da o başı dik yoluna devam etti.MEYVA VEREN AĞAÇ TAŞLANIR derler ya.. oda bu tür polimiklerle daha da geniş bir kitleye hitap etmeye başladı..
Kimden mi bahsediyorum eda suner den bahsediyorum. Kendi deyimi ile edi.geçenlerde edafan'a bir mesaj bıraktım neredeyse anında teşekkür mesajını göndermiş. Canım benim ya. Herşey istediğin gibi olur inşallah..

Sana Ömi ile beraber bir ömür boyu mutluluklar dilerim..
Yaşama sevincin ve neşen hiç bitmesin dileği ile..
http://www.edasuner.com

ÇOK UZUN BİR ARA VERMİŞİM...

Merhaba güncem...
sana çokkkkk uzun ara vermişim. Ülke olarak ne badireler attık ama ben sevgili kocacığım ve oğluşumun yüzünde neredeyse bilgisayara uzattan bakar oldum.

HEr neyse uzun lafı kısası... Artık urdayım (sanırım gece 12'den sonra burda olabileceğim)
Yarın askerden gelen arkadaşım için ıspanaklı börek sözümü yerini getirmek için... işten gelirken alışverişim yaptım. bir kısmını zaten hafta sonu ayarlamıştım. Ne alışverişi dersen eksikleri tamamladım herhal de yani
neyse ondan sonra yemek yedik, sofra kaldır bulaşıkları sudan geçir makineye yap ondan sonra benim bitirimle beraber börek yapmaya kalk sen.. (yani ben)yarım saatlik işim oldu mu sana birbuçuk saat. (dünde bir ütü maceramız vardı.)oda bayağı uzun sürdü artık ütü yapmaktan nefreetttt ediyorum. Aynı şeyi defalarca ütüledi nerdeyse
görmeden yarısını da kaldırdım onlarda artık yarın akşam beyzade uyuduktan sonra
ütü olmak için sepetin içinde beni bekliyorlar tabii bakalım benim keyfim dünkü yaşanan olaylardan sonra ne zamaan gelir bilinmez...

Hafta sonu da çekmecelerimi düzenledim. Ay ceyizlerim çıktı şöyle bir baktım kendilerine bunları nasıl yaptım ben diye...
şimdi olsa yaparmıyım yaparım ama oğlumun uyuması gerekiyorsa daha ilerleyen yıllarda yaparım artık neyse ( çünkü ertesi gün işe uyuyarak gitmekten ve hergün servisi kaçıracakmıyım acaba korkusu yaşamaktan sıkıldım yani..)
ftoraflarını çekip burda sergileyecektim ama makinenin pili bitmişti. şarj etmekte bana biraz zor geldi ama en kısa zamanda burada yerlerini alacaklar..El emeklerim göz nurlarımı..

Bu arada böreğin resmini çekebilirmiyim yarın bilmiyorum ama isterseniz tarifini verebilirim..

ISPANAKLI-KIYMALI KOL BÖREĞİ

Benim fırınım küçük olduğu için bu ölçüler bana yetiyor.

5 adet hazır yufka
1 kiloda ıspanak
1/2 kilo dana kıyma
3 orta boy soğan
tuz

üzeri için;

2 yemek kaşığı yoğurt
1/2 çay bardağı sıvı yağ
1 adet yumurta
üzerine isteğe bağlı çörek otu serpebilirsiniz...

Ispanak ve kıyma ayrı ayrı yerlerde kavrulur. isteğe göre tuz serpilir.1 kafta karıştırırlır. (ben ıspanaktan biraz ayırdım çünkü; BORANİYE bayılırım.)
yufka ortadan eşit iki paraya bölüner, ortasına eşit miktarlarda içten serpiştirilerek rulo halinde sarılır. Fırın tepsisi yağlandıktan sonra yan yana diliriz. üstüne yoğurt yumurta ve sıva yağ karışımından kaşık yardımı ile sürülerek fırına verilir.
bir de yanına çay demlenerek afiyetle yenir. İnş. yenmeden de resimini de çekerim de burda yerini kalır kendileri..

Not: bir yemek tarif vermeyi bir de yol tarif etmeyi beceremem.. kusura bakmayın artık..